1 Ağustos 2012 Çarşamba

Engin DİNÇ - Psikolojik Savaş İstihbaratı


Psikolojik savaş, her Türk vatandaşının son derece özen göstermesi ve bilmesi gereken, adı soyadı gibi ezberinde tutup bir an aklından çıkartmaması gereken ve savaşa savunma geliştirmesi gereken bir konudur. Her kim “ülkemi seviyorum” diyorsa ona sorun “Psikolojik savaş ne demektir?” Eğer bir fikri yoksa vatan sevdasından şüphe edilebilir.

Psikolojik savaş, kısa ve öz tanımıyla düşmanı silahsız öldürmektir.

Psikolojik savaş, bir kitleyi veya milleti öz kültür ve ananesinden uzak tutup iç mihraklar oluşturarak gönül bağıyla bağlı olduğu vatan, namus, bayrak, devlet, ata, kültür, şeref gibi unsurları ortadan kaldırmak amacıyla açılan ve kişiyi hiçbir fiziksel şekilde etkilemeden ele geçirme taktiğidir.

Ülkemiz stratejik ve coğrafi konumu gereği dünyanın birçok ülkesi tarafından yaşanması ve sahip olunması gereken topraklar üzerinde bulunmaktadır. Kahraman ordumuzu silahlı mücadele ile yok edemeyeceğini anlayan dış güçler. 2. Dünya savaşından sonra silahlı mücadeleyi bırakmış psikolojik savaş ile vatandaşın ülkeye olan bağlılığını kırarak daha kolay müdahalelerle topraklarımızı ele geçirmeyi amaçlamış ve hala amaçlamaktadır. Bu psikolojik savaşların başlıcaları 60 ve 80’lerde askeri müdahale ve darbe ile sonuçlanmıştır. Her darbe girişimi ülkemizin gelişimini 50 yıl kadar geriye götürmüş bu sayede Avrupa ülkeleri bizden daha hızlı gelişim yaşamış ve ekonomilerini 2. Dünya savaşından çıkmış olmalarına rağmen bizden daha hızlı şekilde toparlayarak güçlenmişlerdir.

Her Türk birey ülkesinin bekası için bu saldırıları önceden fark edebilmeli, bunlara karşı önlemler geliştirmeli ve yakınlarını da bu konularda uyarmalıdır. Aksi takdirde düşmanlar amaçlarına ulaşır ve ülkemizi kendi ellerimizle yok ederiz.

Ülkemiz de psikolojik savaş nasıl uygulandı, uygulanabilir?

-Ülkemiz üzerinde emelleri olanlar bir zamanlar bu ülke de sağcı-solcu ayrımını ortaya attı ve farklı görüşteki binlerce insanı birbirine düşürdü. Son derece istenmez sonuçlarla karşılaştık ve biz o savaşlardan yenik çıktık.

-Ülkemizi bu strateji ile yıkamayan güçler bu sefer ikinci planı devreye koydu ve ülke de eşitsizlik olduğundan Hıristiyan ve Ermeni vatandaşların zarar gördüğünü öne attı, özellikle “Ermeni Soykırımı” adını verdikleri uyduruk hikâyeleri dünyaya kabul ettirmeyi amaçladılar. Bunlar belgesiz, kanıtsız ama düşmanların müttefikleri tarafından kabul gören tasarılar oldu.

-Ülkemizin yüzyıllardır düşmanlığını güden komşu ülke Yunanistan psikolojik savaş’ı bir milli savaş olarak kabul etmiştir. Yunan yazar ve siyaset adamı; Andreas DENDRİNOS Ellada Sipha (Yunanistan Uyan) adında bir psikolojik harp kitabı yazmış ve kitap da Türkiye’yi en büyük düşman ilan ederek psikolojik zaaflarını açıklamıştır. Yunan başbakanı Andreas PAPANDREU tarafından 1983 yılında KSEA (Yunanistan savunma ve dış politika konseyi)’ya sunulmuş ve kabul edilerek uygulamaya konmuştur. Bu günden itibaren de PKK terör örgütü faaliyetlerine başlamıştır. Ekonomik sıkıntı içerisine giren Yunanistan terör örgütünü desteklemeyi örgüt lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanması sonrası kesmiş ve örgütü desteklemeye İsrail, Rusya, Lübnan, Ürdün, Suriye gibi ülkeler devam etmiştir. Ülke de PKK gibi terör örgütlerinin yanı sıra sözde devrimci ve dinci gruplar da kurulmuştur.

-Ülkemizi dünya kamuoyunda gözden düşürmek, turizmi baltalamak, ticareti baltalamak amacıyla yarı uyduruk, yarı abartı gazete başlıkları atılarak medya aracılığıyla karalama politikası izlenmektedir. Örneğin; “Türk Holiganlar İngiliz taraftarı öldürdü”, “Türk garson İrlandalı turistleri doğradı” , “Barbar Türkler”… Bu başlıkları daha fazla çoğaltabiliriz.

- Uyduruk din yaratma çabası; İslam dininin temel kanun ve ilkelerini çeşitli sözde din adamı sıfatındaki kişiler aracılıyla değiştirmeyi, halkın kafasını karıştırmayı amaçlamış ve bunları uygulamaya koymuşlardır. Hatta ülke içerisinde tamamen resmi bir kuruluş olan Hür ve Kabul Edilmiş Mason Locası Derneği ve benzeri dernekleri kurmuşlardır.
Söz konusu örnekleri çoğaltmak mümkün her birey bu örneklerin neler olabileceğini ancak düşünerek anlayabilir çünkü savaşın adı üstünde; psikolojik savaştır.

Bunlara karşı dikkatli olmanın ve savunmada olmanın yolu da düşünmekten geçer. Her birey bu saldırılara maruz kaldığında yenilmemek için bunlara karşı dikkat etmeli ve her zaman tetikte olmalıdır.

Psikolojik savaştan korunma ve savunma

-Ana varlığını, geldiği toprakları, ırkını, örfünü ve âdetini unutmamak ve korumak.

-Kültürünü korumak ve yaşatmak.

-Bayrağını korumak saygı, duymak ve saygıyı yaşatmak.

-Milliyetçi duygudan uzaklaşmadan milli birlik ve beraberlik içerisinde olmak.

-Ülke hakkında bir karalama politikası izlendiğini fark ettiği anda tüm varlığıyla devletini ve milletini canından aziz bilerek savunmak.

-Her siyaset adamı, din adamı, sporcu ve gazetecinin söylediği sözlere sorgulamadan güvenmemek ve inanmamak.

- Özellikle yabancı uyruklu olmak üzere her hangi biriyle sohbet anında polis ve asker gibi kolluk kuvvetlerini övmek son derece bağlı olduğunu bildirmek.
Her birey kendi savunma tekniklerini düşünerek geliştirebilir. Ülkenin varlık ve bütünlüğünü korumak zeki insanların asli görevidir.

22.08.2011

ENGİN DİNÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder