Cevher o mukaddes ışık üzerine
kara bir bez örtülmüş, bir yığın pislik ve çamurla sarılmış, kalın derilerle
kaplanmış bekliyor. Onun ışığını görmemen gayet normal. Onun ışığını görmen
için derileri yırtmalı, o çamur ve pisliği kaldırmalı, kara bezi, kara örtüyü
kaldırmalı bunları yapabilmek için gayretli olmalısın. İşte o zaman o ışığın
aydınlığına ve nuruna kavuşacaksın. O cevher senin içinde gizlidir. O cevher, o
ışık Mevla’dır. Mevla’ya ulaşmak için kendi içine yolculuk etmelisin. O pislik
deriyi yırtmalı, çamurdan yapılmış kan, irin ve meni dolu bedeni geçmeli,
şeytan isinden kararmış kalbi kaldırmalı, o isten kurtulmalısın ki o cevhere, o
ışığa yani Mevla’ya kavuşabilesin.
O deriyi geçmek için; acizliğini
görmen gerek, kendini küçük görmen gerek, bir kediden, bir köpekten, bir
domuzdan alçak görmek gerek, bir karıncanın ayağı altında ezilebileceğini
bilmen gerek, öyle yaşaman gerek.
O çamuru kaldırmak için; nefsini
bilmen gerek, zavallı olduğunu bilmen gerek. Dünyaları karşısına diken bir
devlet adamı, bir komutan yüz binlerce kişiye sözünü geçirebilir ama şehveti
geldi mi, nefsi azdırdı mı on santimlik şeyine söz geçiremez. Bu acizliğin
farkında olmak gerek.
O örtüyü kaldırmak için;
acizliğini tam anlamıyla kabul ederek dua etmelisin, Mevla’ya yüzünü
dönmelisin, her acizliğe düştüğünde, her nefsine uyduğunda, tövbe etmelisin.
Hatta nefsin sana günah işletmediği zamanlarda bile tövbe etmelisin ki bilmeden
farkında olmadan günah işlemişsindir sen bilemez, sen göremezsin çünkü sen
acizlerin en acizisin. Çünkü sen zavallıların en zavallısısın.
Âlemde en üst mertebe Mevla’nın
ışığına kavuşmak, onun aydınlığı ile aydınlanmak, onun dostluğuna nail
olmaktır. Ne dünya nimetleri, ne ahret nimetleri O’nun ışığının aydınlığı
veremez. O’nun nurunun ve cemalinin güzelliğinde olmaz. O’nun cevherine, O’nun
ışığına kavuşan kişiler zavallı kişilerdir.
“Ben sıfır ibn sıfır ibn sıfırım.” Diyebilenlerdir. Kibirden uzak, kibrin
anlamını bile bilmeyen, bir karıncaya bile hürmet ve saygı gösteren kişilerdir.
Rab’lerinden O’nun rızası dışında isteği olmayan kişilerdir. O kişiler ki bolca
dua ederler ve derler ki: “Ya Rab’im bana
senin rızanı ve senin hayırlı gördüğünü ver. Sen bana seni nasip et, sen nasip
etmesen nefes alamam, sen nasip etmesen adım atamam, sen çok nasipkârsın bana
da nasip et.”
20.08.2012
Engin DİNÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder