12 Ağustos 2012 Pazar

Engin DİNÇ - Sözde Müslüman'ız


Evet!

Ben Müslüman olduğumda 20 yaşındaydım!

Ağır konuşacağım bu sefer, alınırım, darılırım dersen hiç yaklaşma şimdiden… Konumuz İman’ın sözdeliği… Evet, yanlış yazmadım sözde Müslümanlar konumuz yani birazda özeleştiri yaparak gideceğim konunun devamında. Biz; sözde Müslümanlar…

"Ben yaydan fırlayan okum... Kalbe girerken taşları kırar, duvarları yıkar, canları yakarım..." (E. DİNÇ)

Kendi sözümle başlıyorum ki bilesiniz ne kadar ağır konulara daldığımı… Müslüman olmak için ilk gereken nedir? Kelime-i Şahadet getirmek. Heh! ben Kelime-i Şahadet getirdim şimdi Müslüman oldum mu? Evet oldun… Ama lafta oldun…

Müslüman yani İslam olmanın şartı kaçtı hatırlayalım. Beş değil mi; Kelime-i Şahadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek. Biz ne yaptık daha birincisini yaptık yani Kelime-i Şahadet getirdik. Biz burada bırakırsak ancak 5’in 1’ini alırız…

Bu konu hakkında Kur’an-ı Kerim’in Hucurât Suresi 14. Ayetinde şöyle denmektedir: “Bedeviler "iman ettik" dediler. De ki: "Siz iman etmediniz, lâkin "İslâm olduk, size inkıyat ettik" deyiniz. Zira iman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah(C.C.)'a ve resulüne itaat ederseniz, sizin emeklerinizden hiçbir şeyin mükâfatını eksiltmez. Yaptığınızı zayi etmez. Gerçekten Allah(C.C.) gafûr ve rahîmdir (mağfireti, merhamet ve ihsanı boldur).”

İşte Kelam-ı Kadimde de söylediği gibi sadece Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman olunmuyor. Onun için namaz da gerekiyor, oruç tutmak gerekiyor, bunlar kadar zekât da gerekiyor, imkânı oldukça hacca gitmek gerekiyor. Oysa biz kolay olayını yapıp işin içinden çıkıyoruz. Tamamen samimiyetsiz bir Müslümanlık bizimkisi…

Soruyorum;
-Kaçımız 5 vakit namaz kılıyor?

-Kaçımız oruç tutuyor. Ramazan’ı aksatmadan ve Pazartesi-Perşembe günlerini oruçlu geçiriyor?

-Kaçımız malının kırk da birini zekât veriyor?

-Kaçımız Hac ziyareti için dileklerde bulunuyoruz? Bu biraz maddiyat ve biraz da kısmet olduğu için ılımlı yaklaşıyorum…

Şimdi buraya kadar okuyan “Sen kendine bak başkalarının İman’ı sana mı kaldı?” diyecek… O kılkuyruk tipler çok malum… Bana kalmadı hemen kafanı kaldır yukarıdaki ayeti oku… Allah(C.C.) diyor ben onun sözünü söylüyorum sorgulama yetkin varsa onu sorgula…

Bir de bazı cemaatler kahramanlık peşine düşüp Hıristiyanları Müslüman yapma peşinde değiller mi? Ah! Ne sövüyorum, ne sövüyorum. “Yüzünüz yere sürünsün…” diyorum H.Z. Muhammed(S.A.V.) böyle derdi… Yahu arkadaş o adamı Müslüman yapacaksın peki nasıl olacak? Alacaksın karşına bir Kelime-i Şahadet getirteceksin tamam hadi sen yoluna ben yoluma… Böyle dine zarar verirsin, bir kazancın olacağını mı sanıyorsun. Hani İslam’ın şartları, İman’ın şartları… Farzlar, Sünnetler, Vacip, Mekruh… Hani nerede ilim, fıkıh, şeriat… Kendisi bilmiyor ki o adama öğretsin…

Önce biz içimdekileri Müslüman yapalım da Hıristiyanlar sonraya kalsın. Kıyamet alametlerinin en başında geliyor bu dediğim. Deniyor ki; “Ahir zaman geldiğinde cemaatler, tarikatlar çoğalacak ama hiç birinde İman olmayacak. Nice milyon kişilik cemaatler helak edilecek.” Onlardan olmayın İnşAllah…

Hem o adamın Hıristiyan kalmasından sana ne sen kendi yoluna bir bak önce… Böyle dediğimde de bana diyor ki eee “tebliğ ediniz.” Deniyor onu dinlemeyelim mi? Dinle tabi de H.Z. Muhammed(S.A.V.) bu sözü söylediği kişiler sahabelerdi sen onlar kadar İman sahibiysen sende tebliğ et… Bir adamı Müslüman yap sonra ona tüm İslam’ı öğret gel ayaklarını yıkarım… Ülkemizde bunu yapabilecek kaç tane âlim tanıyorsunuz? Aklıma gelen ilk beş kişiyi sayalım mı? Seyyid Mahmut Ustaosmanoğlu(Efendi Hazretleri), Seyda Hazretleri(Menzil), Seyyid Fevzeddin el Bilvanis(Eskişehir), Fethullah Gülen, Ahmet Mahmut Ünlü(Cübbeli Ahmet Hoca)… Bu kişilerin şahısları sadece bu mertebeye yükselmiş ve gözle görülecek kadar da ortadadır. Peki, bu muhteremlerin bilgisine, âlimliğine sahip misin? Yok değilsen o mertebeye ulaşmak için çabala ey nefsim… Bırak onu bunu bir yola getirmeye; diyor ki Şah-ı Nakşibend: “Ey yolcu! Dikkatini kendi adımlarına yönelt. Bırak başkası koşsun, öteki geride kalsın. Ko yolun kenarında oturanlar otursun, ko yoldan çıkanlar gitsin dilediği yere, sen adımlarını sabit, yürüyüşünü kavi kıl, başkası laf ile güzaf.” Bırak milleti kendine bir dön önce…

Yunus Emre(K.S.) Diyor ki:
“Gel ey derviş Hak’ı bulayım dersen,
Bir kâmil mürşide varmayınca olmaz.
Resulün cemalin göreyim dersen,
Bir kâmil mürşide varmayınca olmaz.”

O sebepten gereken o ki kendi İman’ımızı tam anlamıyla sağlamlaştırmak için bir âlime varmak ondan ders almak gerekiyor. Âlimlerin bir kaçını yukarı da saydım varsa başka bildiğin kapısına git, tıklat otura yanına “Bana İman’ı yaşat hocam” de!

Hem bir düşün; sen düzgün olursan, sen doğru işler yaparsan başka insanlarda senden görerek düzelir. Seni sever, sana yaklaşır, sana benzemek isterler. Hiç kimse birbirinden farklı değildir herkes birilerine benzeme peşindedir. Komünist adamın ekolü Che Guevara, Kemalist bir adamın ekolü Mustafa Kemal Atatürk ya da Leninist bir adamın ekolü Lenin… İşte sende bir ekol olmalısın, kendin İslam’ı en iyi şekilde yaşarsan sende o ekollerden olursun. Bu gün Efendi Hazretleri bir ekol değil diyebilir misiniz?

En başta şunu demiştim ya; ”Ben Müslüman olduğumda 20 yaşındaydım!”

Evet, ben Müslümanlığın aslını o yaşlarda tatmaya başladım. Kötü alışkanlıkları bırakıp yüzümü secdeye sürmenin lezzetine vardım. Bize hep başını dik tut, kimseye kendini ezdirme v.s. dediler… Ben başımı eğmenin lezzetine vardım, kabullenmenin, boyun eğmenin güzelliğini gördüm. Bir mürşit aradım bir tane ile yetinmedim her âlimi kendime mürşit edindim kimseye bağlı kalmadım. İki sayfalık yazıyı okuyamayan toplumumda binlerce sayfalık kitapları okudum her harfi yorumladım. En önemlisi Kelam-ı Kadim olan Kur’an-ı Kerim’i eline alıp da sevap almak için okuyanlardan değil anlayanlardan olmaya çabaladım. Çok iyi bir Müslüman mıyım? Yok, iki rekât namazı bile tam bir huşuu içinde kılamadım hala…

12.08.2012
Engin DİNÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder