Evet!
Ben Müslüman olduğumda 20
yaşındaydım!
Ağır konuşacağım bu sefer,
alınırım, darılırım dersen hiç yaklaşma şimdiden… Konumuz İman’ın sözdeliği…
Evet, yanlış yazmadım sözde Müslümanlar konumuz yani birazda özeleştiri yaparak
gideceğim konunun devamında. Biz; sözde Müslümanlar…
"Ben yaydan fırlayan okum... Kalbe girerken taşları kırar,
duvarları yıkar, canları yakarım..." (E. DİNÇ)
Kendi sözümle başlıyorum ki
bilesiniz ne kadar ağır konulara daldığımı… Müslüman olmak için ilk gereken
nedir? Kelime-i Şahadet getirmek. Heh! ben Kelime-i Şahadet getirdim şimdi
Müslüman oldum mu? Evet oldun… Ama lafta oldun…
Müslüman yani İslam olmanın şartı
kaçtı hatırlayalım. Beş değil mi; Kelime-i Şahadet getirmek, namaz kılmak, oruç
tutmak, zekât vermek, hacca gitmek. Biz ne yaptık daha birincisini yaptık yani
Kelime-i Şahadet getirdik. Biz burada bırakırsak ancak 5’in 1’ini alırız…
Bu konu hakkında Kur’an-ı
Kerim’in Hucurât Suresi 14. Ayetinde şöyle denmektedir: “Bedeviler "iman ettik"
dediler. De ki: "Siz iman etmediniz, lâkin "İslâm olduk, size inkıyat
ettik" deyiniz. Zira iman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer
Allah(C.C.)'a ve resulüne itaat ederseniz, sizin emeklerinizden hiçbir şeyin mükâfatını
eksiltmez. Yaptığınızı zayi etmez. Gerçekten Allah(C.C.) gafûr ve rahîmdir
(mağfireti, merhamet ve ihsanı boldur).”
İşte Kelam-ı Kadimde de söylediği
gibi sadece Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman olunmuyor. Onun için namaz da
gerekiyor, oruç tutmak gerekiyor, bunlar kadar zekât da gerekiyor, imkânı
oldukça hacca gitmek gerekiyor. Oysa biz kolay olayını yapıp işin içinden
çıkıyoruz. Tamamen samimiyetsiz bir Müslümanlık bizimkisi…
Soruyorum;
-Kaçımız 5 vakit namaz kılıyor?
-Kaçımız oruç tutuyor. Ramazan’ı
aksatmadan ve Pazartesi-Perşembe günlerini oruçlu geçiriyor?
-Kaçımız malının kırk da birini zekât
veriyor?
-Kaçımız Hac ziyareti için
dileklerde bulunuyoruz? Bu biraz maddiyat ve biraz da kısmet olduğu için ılımlı
yaklaşıyorum…
Şimdi buraya kadar okuyan “Sen kendine bak başkalarının İman’ı sana mı
kaldı?” diyecek… O kılkuyruk tipler çok malum… Bana kalmadı hemen kafanı
kaldır yukarıdaki ayeti oku… Allah(C.C.) diyor ben onun sözünü söylüyorum
sorgulama yetkin varsa onu sorgula…
Bir de bazı cemaatler kahramanlık
peşine düşüp Hıristiyanları Müslüman yapma peşinde değiller mi? Ah! Ne sövüyorum,
ne sövüyorum. “Yüzünüz yere sürünsün…”
diyorum H.Z. Muhammed(S.A.V.) böyle derdi… Yahu arkadaş o adamı Müslüman
yapacaksın peki nasıl olacak? Alacaksın karşına bir Kelime-i Şahadet
getirteceksin tamam hadi sen yoluna ben yoluma… Böyle dine zarar verirsin, bir
kazancın olacağını mı sanıyorsun. Hani İslam’ın şartları, İman’ın şartları…
Farzlar, Sünnetler, Vacip, Mekruh… Hani nerede ilim, fıkıh, şeriat… Kendisi
bilmiyor ki o adama öğretsin…
Önce biz içimdekileri Müslüman
yapalım da Hıristiyanlar sonraya kalsın. Kıyamet alametlerinin en başında
geliyor bu dediğim. Deniyor ki; “Ahir
zaman geldiğinde cemaatler, tarikatlar çoğalacak ama hiç birinde İman
olmayacak. Nice milyon kişilik cemaatler helak edilecek.” Onlardan olmayın
İnşAllah…
Hem o adamın Hıristiyan
kalmasından sana ne sen kendi yoluna bir bak önce… Böyle dediğimde de bana
diyor ki eee “tebliğ ediniz.” Deniyor
onu dinlemeyelim mi? Dinle tabi de H.Z. Muhammed(S.A.V.) bu sözü söylediği
kişiler sahabelerdi sen onlar kadar İman sahibiysen sende tebliğ et… Bir adamı
Müslüman yap sonra ona tüm İslam’ı öğret gel ayaklarını yıkarım… Ülkemizde bunu
yapabilecek kaç tane âlim tanıyorsunuz? Aklıma gelen ilk beş kişiyi sayalım mı?
Seyyid Mahmut Ustaosmanoğlu(Efendi Hazretleri), Seyda Hazretleri(Menzil),
Seyyid Fevzeddin el Bilvanis(Eskişehir), Fethullah Gülen, Ahmet Mahmut
Ünlü(Cübbeli Ahmet Hoca)… Bu kişilerin şahısları sadece bu mertebeye yükselmiş
ve gözle görülecek kadar da ortadadır. Peki, bu muhteremlerin bilgisine, âlimliğine
sahip misin? Yok değilsen o mertebeye ulaşmak için çabala ey nefsim… Bırak onu
bunu bir yola getirmeye; diyor ki Şah-ı Nakşibend: “Ey yolcu! Dikkatini kendi adımlarına yönelt. Bırak başkası koşsun,
öteki geride kalsın. Ko yolun kenarında oturanlar otursun, ko yoldan çıkanlar
gitsin dilediği yere, sen adımlarını sabit, yürüyüşünü kavi kıl, başkası laf
ile güzaf.” Bırak milleti kendine bir dön önce…
Yunus Emre(K.S.) Diyor ki:
“Gel ey derviş Hak’ı bulayım
dersen,
Bir kâmil mürşide varmayınca
olmaz.
Resulün cemalin göreyim dersen,
Bir kâmil mürşide varmayınca
olmaz.”
O sebepten gereken o ki kendi
İman’ımızı tam anlamıyla sağlamlaştırmak için bir âlime varmak ondan ders almak
gerekiyor. Âlimlerin bir kaçını yukarı da saydım varsa başka bildiğin kapısına
git, tıklat otura yanına “Bana İman’ı
yaşat hocam” de!
Hem bir düşün; sen düzgün
olursan, sen doğru işler yaparsan başka insanlarda senden görerek düzelir. Seni
sever, sana yaklaşır, sana benzemek isterler. Hiç kimse birbirinden farklı
değildir herkes birilerine benzeme peşindedir. Komünist adamın ekolü Che Guevara,
Kemalist bir adamın ekolü Mustafa Kemal Atatürk ya da Leninist bir adamın ekolü
Lenin… İşte sende bir ekol olmalısın, kendin İslam’ı en iyi şekilde yaşarsan
sende o ekollerden olursun. Bu gün Efendi Hazretleri bir ekol değil diyebilir
misiniz?
En başta şunu demiştim ya; ”Ben
Müslüman olduğumda 20 yaşındaydım!”
Evet, ben Müslümanlığın aslını o
yaşlarda tatmaya başladım. Kötü alışkanlıkları bırakıp yüzümü secdeye sürmenin
lezzetine vardım. Bize hep başını dik tut, kimseye kendini ezdirme v.s. dediler…
Ben başımı eğmenin lezzetine vardım, kabullenmenin, boyun eğmenin güzelliğini
gördüm. Bir mürşit aradım bir tane ile yetinmedim her âlimi kendime mürşit
edindim kimseye bağlı kalmadım. İki sayfalık yazıyı okuyamayan toplumumda
binlerce sayfalık kitapları okudum her harfi yorumladım. En önemlisi Kelam-ı
Kadim olan Kur’an-ı Kerim’i eline alıp da sevap almak için okuyanlardan değil
anlayanlardan olmaya çabaladım. Çok iyi bir Müslüman mıyım? Yok, iki rekât
namazı bile tam bir huşuu içinde kılamadım hala…
12.08.2012
Engin DİNÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder