31 Temmuz 2012 Salı

Engin DİNÇ - Açlığın Fazileti


Aç kalmak çok faziletli bir iştir. Çünkü aç kalarak sadece mide azgınlığını değil, şehveti azgınlığı da engellemiş oluruz. Ayrıca aç kalarak açlık ve susuzluk çekenin halini de anlarız.  Allah(C.C.) hikmet sahibi yapmak istediği, dostluğunu vermek istediği biz kullarına aç kalmamızı emretmiştir.  Yerken de nasıl yememiz gerektiğini, edeb ve adabını bize anlatmıştır. Kelam-ı Kadim olan Kur’an-ı Kerim’in A’râf Suresi 31. Ayetinde şöyle buyurmuştur: “…Yiyiniz, içiniz ve israf etmeyiniz. Çünkü Allah(C.C.) israf edenleri sevmez.”

O(C.C.) bir Hadis-i Kutsi de şu şekilde buyurmuştur: “Ey âdemoğlu! Ben şeref ve yüksekliği itaat etmeye verdim. İnsanlar onu sultanların kapısında arıyorlar, nasıl bulacaklar? İlmi açlıkta takdir ettim. İnsanlar onu çok yemekte arıyorlar, nasıl bulacaklar? Gönül parlaklığını gece uykusuzluğunda bulundurdum. İnsanlar onu derin uykuda arıyorlar, nasıl bulacaklar? Ey âdemoğlu! İlim ve ameli tok karınla, gönül parlaklığını derin uykuyla, hikmet ve inceliği çok konuşmasıyla; ülfet ve dostluğu insanlarla iç içe bulunmakla ve nihayet benim sevgimi dünya sevgisiyle dolmuş olarak, nasıl isteyebilirsin? Öyleyse, ilim ve ameli açlıkta, gönül parlaklığını gece uykusuzluğunda, hikmet ve inceliği sükûtta, dostluğumu ve bana kavuşmayı uzlette, sevgimi ve hoşnutluğumu dünyayı terk etmekte ara… Ey âdemoğlu! Oruç banadır ve onun karşılığını ben veririm. Oruçluya iki sevinç var; iftar edeceği ve bana kavuşacağı an…”

Allah(C.C.) sahip olmak istediğimiz her şeyi nasıl elde edeceğimizi açıkça bildirmiştir. İman eden bir insan nurlu bir cemal isterse onun yapması gereken; gece namaza kalkmak ve bolca dua etmektir. Allah(C.C.)’ın sevgisini ve dostluğu isteyen bir mümin dünya nimetlerinden yüz çevirmeli, eş-dost, mal-mülk, kariyer gibi isteklerde bulunmamalı, her işinde önce Allah(C.C.)’ın rızasını düşünmelidir.

H.Z. Muhammed(S.A.V.) çok yemenin zararlı olduğunu her zaman vurgulamış ve ümmetine karınlarını nasıl doyurmasını bir Hadis-i Şerif de şöyle buyurmuştur: “İnsanoğlu kendi karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. Oysa ona, bedenini güçlendirip olgunlaştıracak üç beş lokma yeter. Eğer kim yemek şehvetine tutulur, karnını doldurmak isterse; hiç olmazsa üçte birini yemeklere, üçte birini içeceklere, üçte birini de kendisine tahsis etsin.” Yine en kötü kişinin tok karnına yemek yeme arzusunda olanlar olduğunu söyleyerek şu Hadis-i Şerif de buyurmuştur ki: “Tok yemek hem hastalık hem de haramdır.”

Bizler H.Z. Muhammed(S.A.V.) yoluna düşmüş, onun yolundan giden ümmeti olarak onun gibi yaşama konusunda son derece aciziz. Çünkü O(S.A.V.) yeri geldiğinde yırtık çarığını diker öyle giyerdi, kıyametlerinin söküklerini diker, yırtıklarını yamardı. Evi süpürür, eşine yardım ederdi. Oysa bizler günümüzün Siyonist sömürü halkasının bir parçası olarak kültür ve inancımızı şöyle bir köşeye itip lafa gelince “inanıyorum, peygamberimi seviyorum…” diyerek bilhassa kendimizi kandırıyoruz. Son derece merak ediyorum bu gün kaç kişi kendi ayakkabısı açıldığında bu daha giyilir düşüncesiyle diktirip tekrar gidiyor? Geçtim eski kıyafeti giymeyi ya da değerlendirmeyi, kaçımız sökük dikmesini biliyoruz kaçımız elimize iğne-iplik aldık? Oysa dikiş dikmek sünnettir…

Aç kalmak bu sebepten faziletlidir işte… Aç kalmak sadece karnını boş bırakmak değil, nefsini de boş bırakmaktır. Karnının açlığını unutmak için lüks mağazalara girip hiç de ihtiyacımız olmayan kıyafetleri alıp dolap doldurmak sonra da bunları en fazla bir defa giyip çöpe atmak bizim kültür ve adabımıza aykırı davranışlardır. Almayın, giymeyin, yemeyin, gezmeyin demiyorum… Ama Allah(C.C.) diyor ki : “…Yiyiniz, içiniz ve israf etmeyiniz. Çünkü Allah(C.C.) israf edenleri sevmez.” H.Z. Ömer(R.A.) günde bir öğün yer ve on bir lokma ile yetinirdi. Kişi her şeyin seviyesini bilmeli, aşırısına kaçmanın nefsanî şehvetten başka bir şey olmadığını bilmelidir. Unutmayalım ki yaşadığımız dünyada bizlerin bir günlük giyerek attığımızı, yemeyip beğenmeyip çöpe döktüğümüzü bulamayanlar var. Onların olma nedeni ise Allah(C.C.)’ ın bize ibret olsun diye bırakmasıdır. Çünkü O(C.C.) istese bir günde onları bizden zengin yapma kudretine sahiptir. Muhakkak ki O(C.C.) Kadir olandır.

“Bana zayıf olduğumu söyleyip de kilolu, kaslı koca isteyenler. Siz sevişirken kaslı kolların sizi sarmasını düşünüp nefisinizi azdıra durun. Ben Afrika’da ki çocukları gördükçe elma göbeğimden bile utanıyorum” (E. DİNÇ)

Engin DİNÇ
31.07.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder