Bir ateist arkadaşım var. Bana
sürekli âlemin nasıl var olduğunu, büyük patlamayı, kâinatın oluşumunu anlatıp
duruyor. Lakin inancı gereği her şeyi bilimle açıklama çabasında olduğundan
bilimsellik yani maddesellik dışı bir soru sorduğumda ise buna cevap veremiyor
hemen saldırıya geçiyor.
Büyük patlamayı anlatıyorken
sordum: “Tamam gaz bulutu oluştu ve o
bulutun patlamasıyla da evren oluştu. Peki, o gaz bulutunu kim oluşturdu?”
Cevap veremedi. Tek diyebildiği: “Biz
araştırıyoruz, keşfediyoruz. Siz Allah yaptı deyip geçiyorsunuz.” Oysa en
büyük ilim kitabı, dünyanın nasıl yaratıldığının da yazılı olduğu bir kitap
Kur’an-ı Kerim…
O, Allah(C.C.) varlığı hakkında
şüpheci olup, onunla dalga geçmeyi çok seviyor. Oysa ne büyük bir kayıpta ne
büyük bir zararda olduğunun farkında bile değil. Farkında olmadığı gibi
anlatmaya çalıştığımda da beni dinlemiyor, inanç sahibi olmayı cahillik,
bilimsellikten uzaklık olarak görüyor.
Her fırsatta fakirleri göstererek;
“Allah’ınız neden adil değil.” diye
yükleniyor bana... Oysa İman etmenin temelinde tefviz olduğunu, teslimiyet
olduğunu bilmiyor. İman etmek için öncelikle teslimiyetçi olmak gerekiyor.
Kendi bedeninin acizliği bilip, Rabb’inin ne kadar güçlü, ne kadar büyük
olduğunu bilmek gerekiyor.
İman etmek için İmanın şartlarını
yerine getirmek gerekiyor. Rabb’e kul olabilmek, O(C.C.)’nun büyüklüğünü
kabullenmek ve O(C.C.)’ndan başka bir ilah olmadığını ve olamayacağını bilmek
gerekiyor. Fakat o ateizmi tercih ettiğinden zaten İman etmek gibi bir
düşüncesi yok. İşte sırf bu sebepten dolayı dünyayı ve kâinatı yaratan Rabb’in
adaleti onun için doğru bir adalet olmuyor. Oysa farkında bile değil ki
Allah(C.C.) öyle adil davranmış ki onun bedenini yaratırken; o da herkes gibi
yemek yiyor, yürüyor, konuşabiliyor. Oysa Allah(C.C.) istese onu dilsiz, elsiz,
ayaksız da yaratırdı. O(C.C.) bu kudretlerin hepsine sahiptir.
Yine farkında bile değil,
istediği zaman Rabb’imiz Allah(C.C.)’a hakaret edebiliyor, küfürlü konuşabiliyor,
dalga geçebiliyor. Oysa onu yaratan Rabb’imiz ona cezasını peşin vermiyor onun
için de tövbe kapısını açık bırakarak Kelam-ı Kadim olan Kur’an-ı Kerim’in
emirlerini İman etmemiş olmasına rağmen onun için de İman sahibi kullarına
uyguladığı adaleti uyguluyor.
İman etmediği gibi İman etme
çabasında olanları da yolunda çevirmeye çalışıyor. Bilimsellikten bahsederek,
Rabb’imize hakaret ederek, dalga geçerek, fakir ve zengin insanları gösterip “Allah’ınız neden adil değil.” Diyerek
İman sahibi kişileri Allah(C.C.)’tan soğutmaya çalışıyor. Bir nevi de kendi
fikirlerinin doğruluğunu kabullendirmeye çalışıyor. O böyle yaptıkça bende daha
çok sarılıyorum Allah(C.C.)’a, onun resulüne ve Kelam-ı Kadim olan Kur’an-ı
Kerim’e…
Rabb’imiz Kalem suresin de buyuruyor
ki: “Rabbinin
lütfuyla, deli değilsin. Hem senin ecrin, mükâfatın hiç kesilmez! Ve sen pek
yüksek bir ahlâk üzerindesin! Yakında göreceksin, onlar da görecekler. Hanginizde
imiş o dertler, o delilikler... Senin Rabbin şüphesiz pekiyi bilir: Alla(C.C.) yolundan sapanlar kimdir ve O'nun yolunu
tutanlar kimdir. O halde, hakkı yalan sayanların, sözlerine sakın uyma. İsterler ki sen gevşeyesin de, böylece O
zaman kendileri de yumuşasınlar. Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o
bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü
kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, bir de soysuz olana.
Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!"
diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız.” (2 ila 16. Ayetler)
14.10.2012
Engin
DİNÇ