“A ŞAHIS bir kadındır.
B ŞAHIS bir erkektir.
C ŞAHIS bir erkektir ve A ŞAHIS'ın eşidir.
A ŞAHIS çalıştığı yerde iyi bir
maaşa sahiptir ve hatta eşi C ŞAHIS'tan da fazla ücret almaktadır. A ŞAHIS
çalıştığı iş yerinde sürekli çocuğundan bahseder, eşi sorulduğunda ise pek
fazla bahsetmez, lafı değiştirmeye çalışır, çocuğunun fotoğrafını göstermekten
çekinmezken eşi C ŞAHIS'ın fotoğrafını göstermekten çekinir. Arkadaşlarına, boş
vakitlerinde C ŞAHIS ile güzel vakitler geçirdiğini, gezdiğini, mutlu olduğunu
anlatır. Fakat yan yana hiç fotoğrafı yoktur varsa dahi iş arkadaşları
görmemiştir.
C ŞAHIS eşi A ŞAHIS’tan yaşça
çokça büyüktür. Kendisi bir kadına nasıl davranılması gerektiği konusunda da
sıkıntılıdır. Evde kahvehane ağzıyla konuşur, argo kelimeleri sürekli kullanır,
eşiyle vakit geçirmek yerine maç izlemeyi tercih eder. Ayrıca kötü
davranışlarıyla çocuğuna da kötü örnek olmaktadır.
B ŞAHIS, A ŞAHIS ile aynı iş yerinde
çalışmaktadır. Sempatik, konuşkan, bolca hobi sahibi bir kişiliktir. İdealist,
fikir sahibidir. Aynı zamanda A ŞAHIS ile birçok ortak özelliğe sahiptir. Aynı
şeyleri severler, aynı şeylerden hoşnut olmazlar. Disiplinli, evine bağlı
birisidir. Entelektüel bir yapısı da vardır. Bolca kitap okur ve okuduklarını
paylaşmayı sever ayrıca B ŞAHIS ile A ŞAHIS aynı yaştadırlar, çağdaşlıktan
dolayı birbirlerini anlayabilirler. A ŞAHIS onun bu hallerinden etkilenmekte,
kendi kendine: “Keşke B ŞAHIS gibi bir
eşim olsaydı!“ diyerek hayıflanmaktadır. Eve gidip C ŞAHIS’ının argo
konuşmalarını duyup, kötü davranışlarını görünce B ŞAHIS daha fazla ilgisini
çekmeye başlar ve eşi C ŞAHIS’ı iş arkadaşı B ŞAHIS ile yavaş yavaş kıyaslamaya
başlar.
A ŞAHSININ PSİKOLOJİSİ:
- Eşi ile arasında sıkıntılar
vardır.
- Çevreye karşı kendisini güçlü
göstermek ister, sıkıntısı yokmuş gibi gösterme çabasındadır.
- Eşinin tavırlarından dolayı
artık ondan soğumuş, dışarıdaki insanların güzel davranışlarından
etkilenmektedir.
- Kadınsal güdülerden kaynaklanan
nedenlerden dolayı eşinin kendisinden daha az maaş alıyor olması, gözünde eşini
çirkin göstermektedir.
- B ŞAHIS gibi bir eşe sahip
olabilme hayaller kurmaktadır.
- Genç ve güzel bir kadın olarak
sevilmek, gençliğini yaşamak isterken eşinin onun dinamizmine yetişemediğini
düşünmektedir.
B ŞAHIS, A ŞAHIS ile iş
arkadaşıdır. Birbirlerine çok benzeyen özelliklere sahiptirler, biraz çenesi
düşük ve sempatiktir. Evli olan A ŞAHSI eşinde bulamadığı mutluluğu, B
ŞAHSI'nın yaptığı bir kaç espri ile bulabilmektedir. Bu durum da onun aklının
karışmasına neden olmaktadır.
A ŞAHIS iş arkadaşı B ŞAHIS’tan
artık açık açık hoşlanmaktadır fakat evli bir kadının başka birisine karşı
böyle bir his beslemesi hem kültürüne hem de inançlarına aykırıdır. Fakat ne
kadar kendisini sıkarsa sıksın, içinden imkânsızlık telkinleri verirse versin,
her geçen gün daha fazla yakınlaşmakta, gözlerine aşk ile bakmaya
başlamaktadır.
B ŞAHIS bu durumu fark etmeye
başlar, kendisinin de kültürüne ve inançlarına ters düşecek bu ilişkiyi
kabullenemez, yapmamalıdır ve yapmayacaktır da… B ŞAHIS, A ŞAHIS’ın kendisine
olan hislerini ve psikolojik sorunlarını fark ederek kendisine önlemler almaya
başlamıştır…”
Yukarıdaki olaydaki gibi bir
olayda herkes bir karakter olabilir. A ŞAHIS, B ŞAHIS ya da C ŞAHIS şimdi
hangisi bu durumda nasıl davranmalıdır. Böyle bir olayla karşılaşıldığında en
doğru davranışın ne olacağını anlatalım.
Bu olayda C ŞAHIS olmak!
C ŞAHIS eşi A ŞAHIS’ın iş yerinde
etkilendiği erkekten habersizdir. Fakat her erkek eşine karşı hoşgörü ve sevgi
ile yaklaşmalı, karakter sahibi, ilgili ve bilgili bir kişi olmalıdır. Böyle
olan bir erkek eşinin gözünde yüksek değer sahibi olacaktır. A ŞAHIS eşi C
ŞAHIS’tan daha fazla kazanıyor olsa dahi eşinin güzel davranışlarını trilyonlara
değişmeyecektir. Dinimizde de kadının değeri çok büyüktür. Peygamber Efendiniz
(s.a.v.): “Cennet annelerin ayakları altındadır.” Demiştir.
Mu'âviye (r.a.)'den anlatıyor:
"Ey Allah'ın Resulü! Dedim, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?''
"Kendin yiyince ona da
yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbîh etmemen,
evin içi hariç onu terk etmemen."
Hadis-i Şerif’i yanı sıra Allah
(C.C.) Kelam-ı Kadim olan Kur’an-ı Kerimde de şöyle bahsetmektedir:
“Kadınlarınız sizin tarlanızdır;
tarlanıza dilediğiniz gibi varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak güzel
davranışlar) takdim edin. Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki elbette O'na
kavuşucusunuz. İman edenlere müjde ver.” (Bakara/222)
Bu olayda A ŞAHIS olmak!
Eşi tarafından güzel davranışlar
göremeyen, sevgiye muhtaç, sevilmek isteyen bir kadın olmak gerçekten de
zordur. Fakat eşinin dışında bir kişinin ilgisine talip olmak hiç de hoş bir
davranış değildir. Hem kültürümüze aykırı hem de dinimize aykırıdır. Böyle bir
davranış sergilemek yerine, eşiyle arasındaki sorunları gidermeye çalışmalı,
daha hoşgörülü davranmalı, özellikle bol bol konuşarak sorunları gün yüzüne
getirmelidir. Yine psikolojik bir destek almak da faydalıdır. Çünkü aldatmak,
bir anlık gaflete kapılarak nefsin isteklerini kabul etmek kötü sonuçlara mal
olabilir. Evi ve yuvasını kaybedebilir, halk arasındaki itibarını yitirebilir
ve en kötüsü ise çocuğunun gözlerinin içine bir daha sevgiyle bakamayabilir.
Böyle bir fikre kapılmış olan ya da kapılabilecek olan bir kadın öncelikle
çocuğunun yüzüne namuslu bir anne olarak bakamam demelidir.
Dinimizde evlilik dışında
birliktelik de son derece günahtır. Hele ki bir kadının bunu yapması onun için
daha büyük bir günahtır. Allah (C.C.) Kur’an-ı Kerim de şöyle buyurmaktadır: “Kadınlarınızdan
zina edenlere karşı, içinizden dört şahit getirin. Eğer onlar, şahitlik
yaparlarsa, bu kadınları, ölüm alıp götürünceye kadar veya Allah onlara bir
çıkış yolu açıncaya kadar evlerde hapsedin.” (Nisa/15)
Bu olayda B ŞAHIS olmak!
Böyle bir olayla karşı karşıya
kalıp da karşıdaki kadının ailesel ve psikolojik sorunlar nedeniyle kendisine
yakınlık hissetmeye başladığını hisseden B ŞAHIS artık daha dikkatli olmalıdır.
Çünkü kadınlar fıtratları gereği nefislerine çabuk yenilebilen kişilerdir. Bu
sebepten dolayı onunla ilişki konusunda ciddi sınırlar konulmalıdır. B ŞAHIS, A
ŞAHSA karşı bir ilişkisi olduğunu, çok mutlu olduğunu ve eşini çok sevdiğini
vurgulamalı, mutluluk pozları ile bunları süslemelidir. Yine kalabalık içinde bu
tarz ilişkilerin ne kadar kötü olduğunu anlatmak, insanların kötü gözle
bakacağını konuşmak ona psikolojik mesajlar vermektir. Bu durumda karşıdaki
kişi bu ilişkinin kötü olacağını, zaten duygularına karşılık bulamadığını,
bulmuş olsa bile toplumda kınanarak karşılanacağını düşünerek bu fikirden
uzaklaşacaktır.
B ŞAHIS’ın bu tarz ilişkileri
toplum içinde kınayarak konuşması, hoş bulmaması, dine ve kültüre de uygun
olmadığından bahsetmesi A ŞAHIS’ın hislerini tamamıyla köreltecek ve ailesine
dönmesini, eşiyle mutlu olmasa bile çocuğuyla ilgilenmesini sağlayacaktır.
İnsanoğlu şeytanın oyunlarına
maruz kalarak ve nefsin bitmez tükenmez isteklerine göğüs germeye çalışarak
yaşam sürmektedir. Bu hayatta her insan hata yapabilmektedir. Önemli olan ise
bir hatayı yapmadan fark etmektir. Eğer yapmadan fark edemez ve hatayı
işlersek, yapılanın hata olduğunu fark ettiğimiz anda tövbe etmeliyiz.
“Allah'ın kabulünü vaad buyurduğu
tövbe, kötülüğü ancak cahillik sebebiyle işleyip, sonra da çabucak vazgeçerek
günahtan dönüş yapacak olanların tövbesidir. İşte Allah'ın, tövbelerini kabul
edeceği kimseler bunlardır. Allah alîm ve hakîmdir (herkesin içini dışını
hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
Yoksa makbul tövbe, kötülükleri
yapıp edip de sonra kendilerinden birine ölüm gelip çattığında: "İşte ben
şimdi tövbe ettim" diyenlerin tövbesi değil. Kâfir olarak ölen kimselerin
tövbesi de değil. İşte öylesi kimselere, çok acı veren bir azap hazırladık.”
(Nisa/17-18)
02/12/2013
Engin DİNÇ