Birilerinin memnun kalması için
değil, tüm millet ve Allah (c.c.) memnun kalsın diye yazıyorum bunları…
Bir ülkede 15 yıl önce dağda
medeniyet dışında yaşayan, askere silah sıkan adamlar bugün konvoylarla, makam
araçlarıyla taşınıyorsa barış gelmiş demek değil, dağdaki savaşı kazanmış
demektir. Eğer bir savaş bitmişse bir taraf kazanmıştır. Kazananları tebrik
ediyorum! Yapacak bir şey yok Anadolu'daki 1000 Yıllık TÜRK iktidarına bir
mağlubiyet daha eklensin...
Barışı sonuna kadar destekliyorum
lakin topraklarımda başka bir milletin bayrağının özgürce dalgalanmasından ve
buna kardeşlik adı verilmesinden memnun değilim. Bende haykırıyorum: "Biji
Tirk-Kürt birayetî" Lakin ben tek bayrak-çok millet diyenlere kardeş
diyebilirim. Onlarca bayrak onlarca millet bir araya gelmesi için devlet değil
birlik olması lazımdır. Anadolu ya da Ortadoğu Birliği adında bir birlik
kuruldu da biz mi bihaberiz?
Bugün Türk-İslam Birliği için
kılını kıpırdatmayanlar çıkıp da oy kaybetmemek için bunları yapıyorlar. Nur
Cemaati’nin desteğini azaltması üzerine Semerkand’a yanaşmaya başlayan
siyasetçiler çok şükür ki Seyyid Hazretleri’nin “Bizler siyaset içinde olmayız.
Siyaset için değil Allah (c.c.) rızası için birleşiriz. Biz ancak hayırlısı
olması için dua ederiz.” Demesiyle elleri boş dönmüşlerdir.
Madem böyle istekler kabul
görecek o zaman taleplerimi sunuyorum:
- Türk-İslam Birliği Kurulsun.
- Büyük İslam Locası Kurulsun.
- Ayasofya Camii olarak ibadete açılsın.
- Kanunlar yenilensin ve isteyen için İlahi dinler çerçevesinde hangi
dine mensup olursa olsun, dinine ve inanç esaslarına göre yargılama yapılsın.
- Halifelik tekrar getirilsin ve İslam’ın bir dini lideri olsun ve
şeraiti kuralları uygulama yetkisi bulunsun.
- Tekke, Zaviye ve Medreseler ya açılsın ya da burada verilen eğitim,
günümüzün eğitim kurumlarına da girsin.
- Üniversitelere öğrenci seçmek ya da kamu personeli seçmek için
yapılan sınavlarda verilen eğitimler gereği dini bilgileri de içeren sorular
sorulsun.
- Kamu kurumlarına zorunlu olarak ibadethane ve kreş yapılsın.
Daha binlerce talep
sıralanabilir. Bu talepler gibi ülkemizde dile getirilemeyen, getirilse de
kulak ardı edilen talepler vardır. Ama bilinmelidir ki bugün bunların hayal
olarak gözünüzün önünde canlanması, bir gün gerçekleşmesinin
engellenemeyeceğine eşdeğerdir.
Siyasi otoritenin korunması için
yapılan bu gövde gösterilerinin siyasi açıdan güzel olduğunu söylemek mümkün
olsa da şunu da bilmek gereklidir ki bir tarafın seviniyor olması diğer tarafın
bu durumdan memnuniyetsiz olmasıdır. Demek istemem şu ki Kürt Milliyetçilerini
memnun ederken, Türk Milliyetçilerini kendinizden uzaklaştırıyorsunuz. Kime
yakın olmak kimden uzak durmanız gerektiğine dikkat etmelisiniz. Bir ayet-i
kerime ile Allah (c.c.) şöyle uyarmıştır.
“Ey iman edenler! Sakın şeytanın izinden gitmeyin. Her kim şeytanın
peşinden giderse bilsin ki o kendisinden hep fena, çirkin ve meşrû olmayan şeyleri
yapmasını ister. Eğer Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, sizden hiçbiriniz
asla temize çıkamazdı. Ancak Allah dilediğini temizleyip arındırır. Çünkü Allah
her şeyi hakkıyla işitir ve bilir.” (Nur/21)
Dünyanın hükümdarı, adalet ile
hükmedecek tek millet Anadolu insanlarının oluşturduğu millettir ki biz bunu
daha önce yaptık, tekrar yapabiliriz. Bunun gerçekleşmesi takdir-i ilahi’dir.
İslam bayrağını dalgalandıracak, yere değdirmeyecek tek millet bu toprakların
milletidir. Otoritesini korumak isteyen bu millete yakın dursun. Artık bu
topraklar cahiller değil, Farabi’ler, İbn-i Sina’lar, Mimar Sinan’lar
yetiştiriyor. Kırk yaşına gelmeden ne siyaset yapabilir, ne ülke yönetebilir
diyerek düşünenler ilk kayba uğrayanlar olacaktır. Akın akın, önü kesilemeyen,
dev ve güçlü bir gençlik geliyor. On sekiz-Yirmi beş yaş arası öylesine bir güç
var ki bu topraklarda bunun farkında olmayanlar hala eski siyaset oyunlarıyla
iktidarı koruma çabasındalar.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
Ay-Yıldız’lı bayrağının yanında bir gün Türk-İslam Birliği Bayrağı da
dalgalanacaktır. Büyük İslam Locası kurulacak ve tüm karanlık güçlere karşı
aydınlık, İslam ve Kur’an nuruyla nurlanmış bir topluluk var olacaktır. Değil
Ayasofya’nın Camii olarak ibadete açılması bu gençlik bir gün Vatikan’da namaz
kılacaktır. Bunlar Allah-u Teâlâ’nın yeminidir ve Allah (c.c.) yemininden
dönmez.
Allah’ın (c.c.) kurallarını
dünyanın saltanatı için satmayın. Kendinizi o büyük ateşin göbeğine bile bile
atmayın.
“Önemsiz bir menfaat karşılığında, Allah'a verdikleri ahdi ve
yeminlerini bozanların âhirette hiçbir nasipleri yoktur. Kıyamet günü Allah
onlarla konuşmayacak. Onların yüzlerine bakmayacak ve onları temize
çıkarmayacaktır. Onların hakkı çok acı bir azaptır.” (Al-i İmran/77)
16/11/2013
Engin DİNÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder