Yunus Emre Hazretleri ne güzel de
demiş;
Gel ey Derviş, Hakkı bulayım
dersen,
Bir kâmil mürşide varmayınca
olmaz,
Resulün cemalini göreyim dersen,
Bir kâmil mürşide varmayınca
olmaz.
Biz bugün bir kâmil mürşide
varmak istiyoruz ama günümüzü mürşitleri artık siyasete bir oyuncak haline ha
geldi, ha gelecek durumda… Zaten siyasetle iç içe olan bir kâmil mürşit de beni
Allah’ın (c.c.) nuruna ve lütfüne erdirebilecek değildir.
Siyasette yalan vardır, gıybet vardır,
riya vardır. Allah (c.c.) dünya malı için yalancılık yapanlar için şöyle
buyuruyor: “Kalplerinde bir hastalık
vardır. Allah da onların hastalıklarını daha da ilerletti. Bu yalancılıkları,
bu samimiyetsizlikleri sebebiyle bunlara gayet acı bir ceza vardır.” (Bakara/10)
Yalancılığın her türlüsü için Allah (c.c.) katında bir ceza vardır. Siyaset
için maddi menfaat için Allah’ın (c.c.) hükümlerini yok sayanlar, ayetleri
yalan sayanlara elde ettikleri dünya malı kurtuluş olacak mı sanıyorsunuz?
“İnkâr edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar
cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (Bakara/39)
Şimdi siyaset uğruna ayetleri
yalan yorumlayan, siyasetçilere destek veren bir mürşit ne kadar kâmil olabilir
onu da düşünüp tartmak lazımdır. Allah (c.c.) katında doğruluk, adalet büyük
yer tutmakta iken siyasetçi yalan konuşan, siyasetçi verdiği sözü tutmayan yeri
geldiğinde siyasetini sürdürmek için adaletsizlik yapandır. Zina yapan,
hırsızlık yapan, adam öldüren ne kadar tövbe istiğfar ediyorsa bunun binlerce
mislini her gün siyasetçi yapmalıdır.
Dürüst ol!
Ben de siyasetçi olsam belki de
gerek siyasi partinin bekası, gerek makamımı korumak için yalan konuşurum, adam
kayırırım, beni destekleyeni iyi yerlere getiririm. Benim yoluma taş koşanları
adaletsiz bir şekilde yargılayarak mahkûm ederim. Belki de gayri resmi bir
şekilde infaz ederim. Çünkü makam ve mevki nefse tatlı gelir. Makam ve mevki
sahibi kimsenin başında şeytan daha fazla dolaşır. Bugün siyasetçi olup da
bunlardan hiç birini yapmıyorum diye kimse diyemez; en takva sahibinden en
dinsizine kadar kimsenin böyle bir iddiası olamaz. Eğer olsa dahi “Sözünüzü ister içinizde gizleyin, ister açığa
vurun, hepsi birdir. Zira Allah gönüllerin künhünü dahi bilir.” (Mülk/13)
Şimdi bir de kamil mürşitler siyasetçilerin
oylarını arttırmak için, kendileri de rant elde etmek için cemaatleriyle
birlikte siyaseti desteklerse ayet-i kerime de sözü edilenlerden farkı ne olur?
Siyaset için yalan konuşanlar Müslüman olabilir mi? Ben bu konuda şüphe duyarım
Kütüb-ü Sitte’de şöyle bir Hadis rivayet edilmiştir:
Hazreti
Safvan İbnu Süleym’den rivayetle: Ey Allah’ın Resulü! Dedik, “Mü-min korkak
olur mu?” “Evet” buyurdurlar. “Peki, cimri olur mu?” dedik. “Evet” buyurdurlar.
Biz yine: “Peki yalancı olur mu?” diye sorduk. Bu sefer: “Hayır!” Buyrudurlar.
08/09/2013
Engin DİNÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder