1 Şubat 2013 Cuma

Engin DİNÇ - Âlimlerin nazarında mertebeler


Âlimlerin nazarında mertebeler:

En alt derece olarak da anılan Mümin kişi: Normal bir kişi olarak tanımlanır iman ettiğini söyleyenlerin en büyük çoğunluğunu oluşturur. Oruç, Namaz ve Zekâtta tam anlamıyla ibadet gösteremezler. Sürekli isteme vardır. Dua ederler ve beşeri isteklerde bulunurlar. Onların nazarında yaşam vazgeçilmezdir. Ölümden çok korkarlar. Bilgi ve ilimleri ya hiç yoktur ya da çok azdır. Biraz ilmi olan da ilmiyle amel etmeyebilir.

Âlimler: Bu kimseler diğer müminlere göre daha sadıktırlar. Ayrıca ilim, fıkıh, Hadis, Kur’anı Kerim öğrenerek diğer insanları da etkilemek ve hak yola döndürmek amacındadırlar. İstekleri odur ki; tüm insanlar hak yola dönsün ve Allah(C.C.)’ın rızası için amel etsinler. Bu kişilerin en büyük özelliği de: yaptıkları söylediklerinden azdır.

Arifler: En büyük özellikleri hiç bir şey dilemezler. Dünyevi lezzetlerden zevk almazlar. Bu kişiler az konuşur çok amel ederler. Amelleri söylediklerinden fazladır. Öğretme, insanları etkileme, çevre edinme derdinde değillerdir. Tek dertleri kendileridir. Sürekli kendileriyle savaşırlar. Onlar için dünya sadece iman edebilmek için vardır. Allah(C.C.) istemezse hiç bir şeyin sahibi olamayacağını bilirler ve dilleriyle dua ederek bir şey istemezler. Ne gelirse kabullenirler. İyi ve güzel olana şükür, kötü ve zor olana da sabır ederler ve tam bir samimiyet ile kabullenirler, şikâyetçi olmazlar.

Evliyalar, Veliler: Allah(C.C.) dost olanlar, peygamberin altında olan kimseler olarak da adlandırılırlar. Onlar için her şey Allah(C.C.) içindir. Ölüm, yokluk, fakirlik, acizlik, düşkünlük gibi korkuları yoktur. Dört büyük melekle dostturlar. Ölüm meleği gelip canını almak istediğinde bu kimselere sadece ricada bulunur. Dünyadan hiç bir şeye bakmazlar. Dünyadan ne kadar az yararlanırım diye bakarlar. Sürekli ibadetle zaman geçirirler. Mal, mülk, evlilik, eş çocuk, kariyer, şan, şöhret gibi dertleri yoktur. Onlar için Allah(C.C.) sevsin yeterlidir. O kimseler bir yere girdiğinde etrafa bir huzur yayılır, insanlar ona karşı sebepsiz tebessüm ederler hatta o kimseden ters bir davranış görseler bile kızamazlar. O kimseler de Allah(C.C.)'ın kızacağı şeyler hariç insanlara karşı kötü davranmazlar. Allah(C.C.) razı olmayacağına onlarda razı olmazlar. Kokuları hoştur insanları rahatsız etmez. Yüzleri parlak ve nurludur. Sesleri hafif, teveccühlü ve hafif tebessümlüdür. Karşısındakinin yaşı ister yedi olsun, ister yetmiş olsun her zaman aynı teveccüh ile yaklaşırlar. Yardıma ihtiyaç duyana yardım ederler. İnsanları hak yola çevirmek istediklerinde onlara vaaz, sohbet vermezler. Kendi amelleriyle göstererek öğretir ve imrendirirler. İbadetleri çok yoğun ve uzundur. Çoğu zaman Allah(C.C.)’ın izniyle uhrevi vasıflar kazanırlar. Bunlara örnek olarak; dileklerinin hemen kabul olması, bir kişiye baktığında karakteri hakkında bilgi sahibi olması, kalplerden geçenleri bilmeleri, bir kimsenin niyetini sezmeleri verilebilir.

Bu mertebeler dışında Nakşibendî tarikatının büyüklerinden olan Şah-ı Nakşibend ve İmam-ı Rabbabi’nin de eseri Mektubat da anlattığı mertebeler de vardır. Bu mertebelere ulaşmak için öncelikle samimiyet gerekir. Allah(C.C.) bizlere samimiyet nasip eder inşAllah…

01.02.2013
Engin DİNÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder