Âlimlerin nazarında mertebeler:
En alt derece olarak da anılan Mümin kişi: Normal bir kişi olarak
tanımlanır iman ettiğini söyleyenlerin en büyük çoğunluğunu oluşturur. Oruç,
Namaz ve Zekâtta tam anlamıyla ibadet gösteremezler. Sürekli isteme vardır. Dua
ederler ve beşeri isteklerde bulunurlar. Onların nazarında yaşam
vazgeçilmezdir. Ölümden çok korkarlar. Bilgi ve ilimleri ya hiç yoktur ya da
çok azdır. Biraz ilmi olan da ilmiyle amel etmeyebilir.
Âlimler: Bu kimseler diğer müminlere göre daha sadıktırlar. Ayrıca
ilim, fıkıh, Hadis, Kur’anı Kerim öğrenerek diğer insanları da etkilemek ve hak
yola döndürmek amacındadırlar. İstekleri odur ki; tüm insanlar hak yola dönsün
ve Allah(C.C.)’ın rızası için amel etsinler. Bu kişilerin en büyük özelliği de:
yaptıkları söylediklerinden azdır.
Arifler: En büyük özellikleri hiç bir şey dilemezler. Dünyevi
lezzetlerden zevk almazlar. Bu kişiler az konuşur çok amel ederler. Amelleri
söylediklerinden fazladır. Öğretme, insanları etkileme, çevre edinme derdinde
değillerdir. Tek dertleri kendileridir. Sürekli kendileriyle savaşırlar. Onlar
için dünya sadece iman edebilmek için vardır. Allah(C.C.) istemezse hiç bir
şeyin sahibi olamayacağını bilirler ve dilleriyle dua ederek bir şey istemezler.
Ne gelirse kabullenirler. İyi ve güzel olana şükür, kötü ve zor olana da sabır
ederler ve tam bir samimiyet ile kabullenirler, şikâyetçi olmazlar.
Evliyalar, Veliler: Allah(C.C.) dost olanlar, peygamberin altında
olan kimseler olarak da adlandırılırlar. Onlar için her şey Allah(C.C.)
içindir. Ölüm, yokluk, fakirlik, acizlik, düşkünlük gibi korkuları yoktur. Dört
büyük melekle dostturlar. Ölüm meleği gelip canını almak istediğinde bu
kimselere sadece ricada bulunur. Dünyadan hiç bir şeye bakmazlar. Dünyadan ne
kadar az yararlanırım diye bakarlar. Sürekli ibadetle zaman geçirirler. Mal,
mülk, evlilik, eş çocuk, kariyer, şan, şöhret gibi dertleri yoktur. Onlar için
Allah(C.C.) sevsin yeterlidir. O kimseler bir yere girdiğinde etrafa bir huzur
yayılır, insanlar ona karşı sebepsiz tebessüm ederler hatta o kimseden ters bir
davranış görseler bile kızamazlar. O kimseler de Allah(C.C.)'ın kızacağı şeyler
hariç insanlara karşı kötü davranmazlar. Allah(C.C.) razı olmayacağına onlarda
razı olmazlar. Kokuları hoştur insanları rahatsız etmez. Yüzleri parlak ve
nurludur. Sesleri hafif, teveccühlü ve hafif tebessümlüdür. Karşısındakinin
yaşı ister yedi olsun, ister yetmiş olsun her zaman aynı teveccüh ile
yaklaşırlar. Yardıma ihtiyaç duyana yardım ederler. İnsanları hak yola çevirmek
istediklerinde onlara vaaz, sohbet vermezler. Kendi amelleriyle göstererek
öğretir ve imrendirirler. İbadetleri çok yoğun ve uzundur. Çoğu zaman
Allah(C.C.)’ın izniyle uhrevi vasıflar kazanırlar. Bunlara örnek olarak;
dileklerinin hemen kabul olması, bir kişiye baktığında karakteri hakkında bilgi
sahibi olması, kalplerden geçenleri bilmeleri, bir kimsenin niyetini sezmeleri
verilebilir.
Bu mertebeler dışında Nakşibendî
tarikatının büyüklerinden olan Şah-ı Nakşibend ve İmam-ı Rabbabi’nin de eseri
Mektubat da anlattığı mertebeler de vardır. Bu mertebelere ulaşmak için
öncelikle samimiyet gerekir. Allah(C.C.) bizlere samimiyet nasip eder inşAllah…
01.02.2013
Engin DİNÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder