7 Ocak 2014 Salı

Hazreti Adem'in (a.s.) Dili

İnsanlar arasında yanlış bilinen bir şeyde ilk insanların konuşma bilmemesidir. Oysa ilk insan Hazreti Âdem (a.s.)'dir. Hazreti Âdem’in (a.s.) dili hakkında Kur'an-ı Kerim de şöyle buyrulmuştur: "Ve Âdem'e bütün isimleri öğretti. Müteakiben önce onları meleklere göstererek: "İddianızda tutarlı iseniz haydi Bana şunları isimleriyle bir bildirin bakalım!" dedi. "Sübhansın ya Rab! Senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki? Her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan Sensin" dediler. Allah: "Âdem! Eşyanın isimlerini onlara sen bildir" dedi. O da isimleriyle onları bildirince Allah buyurdu: "Ben size demedim mi ki göklerin ve yerin sırlarını Ben bilirim." Ve Ben sizin gizli açık yapmakta olduğunuz her şeyi de bilirim.""[1]

“Büyük pişmanlık duyan Âdem, Rabbinden birtakım kelimeler öğrenip onlara göre hareket etti. Rabbine yalvardı. Allah da tövbesini kabul etti. Zaten O tövbeyi kabul eder, merhameti boldur.”[2]

“İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti.”[3]

Bilim adamı Noam Chomsky’nin dil hakkındaki açıklamaları ise 1950’li yıllarda bomba etkisi yaptı. Chomsky’e göre insan bireylerinin zekâ düzeyleri ne olursa olsun, bir dili kullanmayı becermek gibi olağanüstü karmaşık ve zor bir işi, bu konuda önceden düzenlenmiş bir öğretim görmeksizin, bebeklik yaşlarında ve bunca kısa zamanda becermeleri, sadece dilin sonradan öğrenilmesiyle açıklanamaz.

Evet, Noam Chomsky’nin bu fikrine tam olarak katılıyorum. Bu durum Allah’ın (c.c.) ilahi kudretinin de bir tecellisidir. Daha zihnen gelişimini tamamlayamayan bir bebeğin de bir dili öğrenerek konuşmaya başlaması Kur’an-ı Kerim’de ilk insana dilin öğretildiğinin ve onun soyundan gelen diğer insanlara da ona öğretildiği gibi öğretileceğinin kanıtıdır.

300.000 yıl önceki insan iskeletleri üzerinde yapılan araştırmalar, insan gırtlağının, ses birimlerini çıkarmaya elverişli hale geldiğini gösteriyor. Pinker’a göre, Avrupa’da yaşayan insanlar en az 50.000 yıl önce akıcı dil kullanmaya başladı.

Yine birçok âlim Hazreti Âdem’in (a.s.) bildiği dilin tüm dünyanın diliyle ortak olduğudur. Hala günümüzde kullanıldığıdır. Yapılan bir bilimsel araştırma ile yıllarca kimseyle konuşmadan büyüyen bir çocuğun Arapça konuşabildiği tespit edilmiştir. Bu da demek oluyor ki; ilahi manada kabul gören dil Arapça'dır ve ilk insanın da Arapça biliyor olması muhtemeldir.

Fakat bu kesinlik sahibi olunamayan bir bilgidir. Eğer ilk dil Arapça ise bu güne kadar nasıl bu kadar farklılaştı? Sorusuna cevap da aramak gerekmektedir. Ayrıca bundan 50.000 yıllık iletişim araçlarına bakıldığında insanların birbiri ile haberleşmek için mağara duvarlarına resimler çizdikleri görülmektedir. Aslında o resimler bu şekilde yorumlanmış ve insanların birbirleri ile iletişim aracı olarak düşünülmüştür. Oysa o insanlar birbiri ile konuşabilmektedirler. Çünkü konuşma genlerden gelmiş ve ilahi kudret tarafından ilk insana doğuştan verilmiş bir özelliktir. Yani insanları diğer canlılardan ayıran en önemli özellik düşünmek olduğu gibi konuşmak da buna dâhildir.

Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü araştırmacıları, insanda konuşma işlevini üstlenen genin, 100.000-200.000 yıl önce mutasyona uğramasıyla, dilsel becerilerin önünün açılmış olabileceği kanısındadır.

Farklı dillerin ortaya çıkması hakkında âlimlerin şöyle görüşleri de mevcuttur; ilk insan Hazreti Âdem’in (a.s.) konuştuğu dil şuan konuşulan binlerce dilin bir araya gelmesinden oluşmuş ya da şuan konuşulan diller ilk konuşulan dilden parçalardır. Yani Türkçe de bir meyveye elma demek ile İngilizce de Apple demek arasında bir fark yoktur. Hazreti Âdem (a.s.) hangi dilde söylenirse söylensin anlayabilmekteydi. Mehmet Kaplan bu konuya şöyle yaklaşır: "Kelimeler hakikatin ta kendisi değildir. Biz güçlü bir refleksle kelimenin, eşyaya tıpatıp tekabül ettiğini sanır ve aldanırız. Dile inanan adam daima aldanır. Çünkü hakikat dilde değil, dilin delalet ettiği varlıktadır."[4]

06/01/2013
Engin DİNÇ



[1] Kur’an-ı Kerim – Bakara Suresi, 31-32-33. ayetler
[2] Kur’an-ı Kerim – Bakara Suresi, 37. ayet
[3] Kur’an-ı Kerim – Rahman Suresi 3-4. ayetler
[4] Mehmet Kaplan, Kültür ve Dil, Sayfa:16

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder