İnsanlar arasında yanlış bilinen
bir şeyde ilk insanların konuşma bilmemesidir. Oysa ilk insan Hazreti Âdem
(a.s.)'dir. Hazreti Âdem’in (a.s.) dili hakkında Kur'an-ı Kerim de şöyle buyrulmuştur:
"Ve Âdem'e bütün isimleri öğretti.
Müteakiben önce onları meleklere göstererek: "İddianızda tutarlı iseniz
haydi Bana şunları isimleriyle bir bildirin bakalım!" dedi.
"Sübhansın ya Rab! Senin bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki? Her
şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan Sensin" dediler. Allah:
"Âdem! Eşyanın isimlerini onlara sen bildir" dedi. O da isimleriyle
onları bildirince Allah buyurdu: "Ben size demedim mi ki göklerin ve yerin
sırlarını Ben bilirim." Ve Ben sizin gizli açık yapmakta olduğunuz her
şeyi de bilirim.""[1]
“Büyük pişmanlık duyan Âdem, Rabbinden birtakım kelimeler öğrenip
onlara göre hareket etti. Rabbine yalvardı. Allah da tövbesini kabul etti.
Zaten O tövbeyi kabul eder, merhameti boldur.”[2]
“İnsanı yarattı, ona konuşmayı öğretti.”[3]
Bilim adamı Noam Chomsky’nin dil
hakkındaki açıklamaları ise 1950’li yıllarda bomba etkisi yaptı. Chomsky’e göre
insan bireylerinin zekâ düzeyleri ne olursa olsun, bir dili kullanmayı becermek
gibi olağanüstü karmaşık ve zor bir işi, bu konuda önceden düzenlenmiş bir
öğretim görmeksizin, bebeklik yaşlarında ve bunca kısa zamanda becermeleri,
sadece dilin sonradan öğrenilmesiyle açıklanamaz.
Evet, Noam Chomsky’nin bu fikrine
tam olarak katılıyorum. Bu durum Allah’ın (c.c.) ilahi kudretinin de bir
tecellisidir. Daha zihnen gelişimini tamamlayamayan bir bebeğin de bir dili
öğrenerek konuşmaya başlaması Kur’an-ı Kerim’de ilk insana dilin öğretildiğinin
ve onun soyundan gelen diğer insanlara da ona öğretildiği gibi öğretileceğinin
kanıtıdır.
300.000 yıl önceki insan
iskeletleri üzerinde yapılan araştırmalar, insan gırtlağının, ses birimlerini
çıkarmaya elverişli hale geldiğini gösteriyor. Pinker’a göre, Avrupa’da yaşayan
insanlar en az 50.000 yıl önce akıcı dil kullanmaya başladı.
Yine birçok âlim Hazreti Âdem’in
(a.s.) bildiği dilin tüm dünyanın diliyle ortak olduğudur. Hala günümüzde
kullanıldığıdır. Yapılan bir bilimsel araştırma ile yıllarca kimseyle
konuşmadan büyüyen bir çocuğun Arapça konuşabildiği tespit edilmiştir. Bu da
demek oluyor ki; ilahi manada kabul gören dil Arapça'dır ve ilk insanın da
Arapça biliyor olması muhtemeldir.
Fakat bu kesinlik sahibi
olunamayan bir bilgidir. Eğer ilk dil Arapça ise bu güne kadar nasıl bu kadar
farklılaştı? Sorusuna cevap da aramak gerekmektedir. Ayrıca bundan 50.000
yıllık iletişim araçlarına bakıldığında insanların birbiri ile haberleşmek için
mağara duvarlarına resimler çizdikleri görülmektedir. Aslında o resimler bu
şekilde yorumlanmış ve insanların birbirleri ile iletişim aracı olarak
düşünülmüştür. Oysa o insanlar birbiri ile konuşabilmektedirler. Çünkü konuşma genlerden
gelmiş ve ilahi kudret tarafından ilk insana doğuştan verilmiş bir özelliktir.
Yani insanları diğer canlılardan ayıran en önemli özellik düşünmek olduğu gibi
konuşmak da buna dâhildir.
Max Planck Evrimsel Antropoloji
Enstitüsü araştırmacıları, insanda konuşma işlevini üstlenen genin,
100.000-200.000 yıl önce mutasyona uğramasıyla, dilsel becerilerin önünün
açılmış olabileceği kanısındadır.
Farklı dillerin ortaya çıkması
hakkında âlimlerin şöyle görüşleri de mevcuttur; ilk insan Hazreti Âdem’in
(a.s.) konuştuğu dil şuan konuşulan binlerce dilin bir araya gelmesinden
oluşmuş ya da şuan konuşulan diller ilk konuşulan dilden parçalardır. Yani
Türkçe de bir meyveye elma demek ile İngilizce de Apple demek arasında bir fark
yoktur. Hazreti Âdem (a.s.) hangi dilde söylenirse söylensin anlayabilmekteydi.
Mehmet Kaplan bu konuya şöyle yaklaşır: "Kelimeler hakikatin ta kendisi
değildir. Biz güçlü bir refleksle kelimenin, eşyaya tıpatıp tekabül ettiğini
sanır ve aldanırız. Dile inanan adam daima aldanır. Çünkü hakikat dilde değil,
dilin delalet ettiği varlıktadır."[4]
06/01/2013
Engin DİNÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder