Sevgili kalpdaşlarım,
sosyal medyayı sürekli takip eden birisiyim. Son günlerde sosyal medyada bazı
sayfa ve gruplar kurarak örgütlenen ya da örgütlenmiş gibi görünen kimi
kişiler, sadeleştirilmiş din adı altında mukaddes dinimizin içini boşaltma,
insanların akıllarını bulandırma çabaları içine düştüğünü görüyorum. Bu kişiler
kurdukları sayfalar ile Peygamberi yok, hadisleri yalan, ilmi, fıkhı gereksiz
sayarak sadece Kur’an-ı Kerim ile her şeyin tamam olduğundan bahsederek
akılları bulandırıyorlar. Evet, Kur’an-ı Kerim eksiksiz, her şeyi içinde
bulabileceğimiz derecede tamamlanmış ve Yüce Yaratıcımız Allah-u Teâlâ’nın
indirmiş ve iman etmemizi emretmiş olduğu son mukaddes kitabımızdır. Bundan
şüphe duymak bizi din çerçevesi dışına iter. Yalnız bir ayrıma da ihtiyacımız
var ki Kur’an-ı Kerim’e ne kadar bağlı isek, O mukaddes kitabı bize öğreten
Hazreti Muhammed Sallallahû Aleyhi ve Sellem’e de o kadar bağlı olmalıyız. İlmi
yok sayan bu kişiler; bilmiyorlar ki Kur’an-ı Kerim tek başına bir ilim
kitabıdır. Tüm pozitif bilimleri bünyesinde barındırır…
Resulullah Efendimiz
Sallallahû Aleyhi ve Sellem’i sevenleri O’na tapınıyor diyerek dinsizlikle
suçlayan bu kişilere güzel bir cevap vermenin vacip olduğunu düşünüyorum.
Resulullah Efendimiz
Sallallahû Aleyhi ve Sellem bize öğretici, öğretmen ve örnektir. Biz
Müslümanlar İslamiyetin tam olarak nasıl yaşanılması gerektiğini Hazreti
Muhammed Sallallahû Aleyhi ve Sellem’den öğrendik ve O’ndan öğrendiklerimizi
tatbik ederek Mukaddes dinimiz İslam’ı bir buçuk asırdır hayatta tutuyoruz ve
Yüce Allah Celle Celaluhû da izin verdikçe ayakta tutacağız. Peygamber
Efendimiz Sallallahû Aleyhi ve Sellem’in bizlere örnek olarak görevlendirildiği
mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır: “Andolsun, Allah'ın Resûlünde sizin için;
Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için
güzel bir örnek vardır.” (Ahzab Suresi 21. Ayet – Diyanet İşleri Başkanlığı
Meali) Görüldüğü üzere Resulullah Efendimiz Sallallahû Aleyhi ve Sellem’in
bizler için bir örnek teşkil ettiğini ve O’nun yolunda gidilmesi gerektiğini bu
dini arındırmaya çalışanların tek kaynak olarak kabul ettikleri ve bizimde
ilelebet kabul ettiğimiz hakiki kaynak olan Kur’an-ı Kerim emrediyor. Onlar
Kur’an-ı Kerim okumakta samimi olsalardı bu ayeti ve bunun gibi onlarca ayeti
kerimeyi yok saymazlardı. Allah-u Teâlâ Celle Celaluhû mukaddes kitabımız
Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimiz Sallallahû Aleyhi ve Sellem’e itaat etmemizi
bize şu ayeti kerimesiyle de emrediyor: “Ey
iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e itaat edin ve sizden olan
ulu'l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz
takdirde, Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve
Resûlüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir.” (Nisa
Suresi 4. Ayet – Diyanet İşleri Başkanlığı Meali)
Allah-u Teâlâ Celle
Cellaluhû’nun Kelam-ı Kadim olan kitabımız Kur’an-ı Kerim’inden daha onlarca
delil gösterebilirim fakat bu konuyu uzatmak olur, maksadım bu sayfaları ve bu
grupları kuranların aslında kimlerden oluştuğunu ifşa etmektir.
Sevgili kalpdaşlarım,
bakınız ülkemizin son günlerde gerek ekonomik, gerek askeri yükselişi ve Türk
ırkının güçlü yapısı yüzyıllardır kıskanılan ve çelme takılmaya çalışılan bir
özelliktir. Bu sebepten dolayı Çanakkale’de kan döken zihniyet oradaki
mağlubiyetlerini toptan, tüfekten değil bu milletin yüreğindeki imandan
aldıklarının farkına vardıkları günden itibaren bu milleti özünden ve dininden
uzaklaştırmak için azami gayret sarf etmekte, bu iş için milyonlarca dolar
harcamakta, bu yolca can alıp can vermektedirler. Bu yükselişe bir dur demek
isteyen Selahattin Eyyubi’nin, kellelerini vurup Kudüs’ü ellerinden aldığı
Tapınak Şövalyeleri bugün Amerika Birleşik Devletleri’nin bünyesinde Central
Intelligence Agency (CIA) olarak varlıklarına devam etmektedirler. Bunların
yeni kurgularından bir tanesi de ülke içinden birkaç ilahiyatçıyı satın alarak
istedikleri yönde fetva vermelerini sağlamak ve o ilahiyatçılara inanan cahil kimseleri
kendi istedikleri gibi yönetmektir. Bu kurgularını da kısmen başarmışlardır ki
bugün sosyal medyada bu tarz gruplar ve sayfalar ortaya çıkmıştır. Sadece bu
yöntemle değil özellikle çocukların zihinlerini kontrol etmek amacıyla tablet
oyunları, bilgisayar oyunları geliştirerek bu oyunları ücretsiz dağıtarak da
yapıyorlar. Bu oyunlar için ne kadar mühendislik, stüdyo ve benzeri masraflar
yapıldığını tahmin edersiniz fakat buna rağmen ücretsiz dağıtılması sizi de
şüphelendirmiyor mu? Bu oyunlar sayesinde çocuklar hatta gençler ve git gide
tüm insanlık birer tablet bilgisayar ve akıllı telefon bağımlısı haline
getirildi. Ülkemizde yayınlanan oyunların da arka planına yerleştirilen görsel
ve sesler ile bilinçaltı (Subliminal) mesajları verilerek çocuklarımızın alt
belleklerine sapıklık, seks, dinsizlik, inancın gereksiz olduğu, kültürün
gereksiz olduğu, anne-babayla seks yapılmasının normal olduğu gibi telkinler
verilmektedir. Bu durum 10-15 yıl sonra karşımıza; çocuğumuzun tecavüz suçu
işlemesi, ateist ya da deist olması, ayıp anlayışının olmaması gibi sonuçları
getirebilir.
Ülkemiz üzerinde
oynanan bu ve benzeri oyunlara karşı uyanık olmalı, çocuklarımızı itikatlı ve
iman çerçevesi içinde Kur’an-ı Kerim’e ve Resulullah Sallallahû Aleyhi ve
Sellem’e itaat eden çocuklar olarak yetiştirmeliyiz. Biz zaten böyleydik, bir
şekilde yok edilmeye başlandık, dirilmeliyiz!
Bu diriliş hareketi
için ülkemizin en üst kademesinde görev yapan mülki ve idari amirlere de büyük
sorumluluklar düşmektedir. Eğer diriliş hareketlerine desteklerinde tam ve
samimi iseler; televizyon kanallarında çıkarak çıplak kadınlarla dans edip
sonra da fetva veren, sosyal medya ajansları sayesinde milyonlarca kişiye yalan
haber ve yalan fetva yayan kişilere en kısa zamanda dur demelilerdir! Bu
kişilerin ekonomik kaynaklarını kesmeli hatta bu kişilerin en ağır cezalarla
yargılanmasını sağlamalılardır.
Engin DİNÇ
24.06.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder